Yakında Okuduklarım: Yakup Kadrş Karaosmanoğlu - Kiralık Konak
Eserin Konusu
Kiralık Konak
bir töre romanıdır. Eserde üç neslin çatışması anlatılmaktadır. Olay bir
konakta geçer. Romanda nesiller arasındaki farklar, hızlı değişimin beraberinde
getirdiği sakıncalar sergilenmiştir. Seniha-Faik- Hakkı Celis üçgeni romanın
yapısının iskeletidir. Seniha’ya karşı ciddi duygular beslemeyen Faik’in onu
elde etmesi karşısında Hakkı Celis’in çektiği ıstıraplar ve torununun geleceği
uğruna onurunu bir yana bırakan Naim Efendi’nin çilesini anlatmaktadır.
Kitabın Ana Fikri
Türk toplumunun tarihsel gelişim sürecinde ilk belirtileri
18.yüzyılda görülen ve Tanzimat’la somutlaşan Batılılaşma hareketleri
ve buna bağlı olarak hayat tarzı, ahlak kısacası kültürel değişiminde
“değerler kargaşası” doğmuştur. Batı Medeniyeti örnek alınırken temel değerlerimiz
ihmal edilmiş bundan da Türk Milleti büyük zararlar görmüştür.
Kahramanlar
Seniha: Servet Bey ve Sekine Hanım’ın kızı, Naim Efendi’nin
kız tarafından torunudur. İyi bir öğrenim görmüştür. Fransızca bilir, bekârdır.
Kapalı bir konakta yetişmiş sonraları çevresi çok genişlemiş; gittikçe batıya
açılmış, açıldıkça da kendini dağıtmıştır. Yetiştiği konak önemli önemli devlet
adamları yetiştirmiş, kültürlü ve önceleri varlıklı bir ailenin konağıdır.
Batılılaşma macerasına yenik düştükten sonra konağın kendine mahsus havası
kaybolmuş değişmenin merkezinde de Seniha yer almıştır.
Romanda hemen her olay onun etrafında gelişmiştir. Bütün bu
özelliklerinden dolayı romanın ana kahramanı odur.
Naim Efendi: Tam bir
Osmanlı Beyefendisidir. Mabeyn-i Hümayuna (padişahın özel kalem müdürü)
mensubiyeti olmuş, buradan Meşrutiyet inkılabından iki sene önce istifade
etmiştir. Hayatı kalabalık bir konakta geçmiştir eski terbiyeye göre yetişmiş,
bilgili, görgülü, dostları arasında sevilip sayılan bir insandır.
Servet Bey: 40-45
yaşlarında alafranga hayat namına akla gelmedik gariplikleri yapan, kelimenin
tam manasıyla «züppe» birisidir. Kazasker Sadri Molla’nın oğlu Galatasaray
mezunu ve Düyun-ı Umumiye müfettişidir. Çocuklarını Avrupa terbiyesine göre
yetiştirmek maksadıyla Madam Kronski’yi getirtmiştir. Evini Avrupa zevkine göre
döşemiştir. Sorumsuz, hiçbir işi ciddiye almayan, küstah ve menfaatçi,
zenginlik uğruna kirli işlere girmekten bile çekinmeyen, Türklük ve
Müslümanlıktan nefret eden bir tiptir.
Maim Efendi Tanzimat’ın Servet Bey Servet-i Fünun devrinin Seniha ise
Meşrutiyet devrinin karakteristiğini temsil eder.
Faik Bey: Kasım Paşanın
oğludur. Kumral, zayıf, uzun boylu, saçları iyi taranmış, yüz hatları oldukça
düzgün, ağzı büyük, gözleri yorgun, bakışları hummalı, bu bakışlarından dolayı
kadınların hoşlandıkları bir gençtir. Eğlenceden çok hoşlanır. Havai şımarık ve
kumar düşkünüdür. Sevilmek için sever, kimsenin nazını çekmez. Ahlaki kaygıları
yoktur. Bütün düşünce ve davranışlarında maddi menfaatini ön planda tutar.
Avrupa’da tahsil gördüğü için iyi bir Fransızca bilir. Belli bir işi yoktur.
Eğlence yerlerinin dans ve benzerlerinin bütün adabını bilir.
Hakkı Celis:
Selma Hanımefendi’nin torunudur. Romandaki olumlu karakteridir. Hassas,
romantik, çekingen, şiire meraklı, ıstırabı zevk edinmiş, kendine güven
duymayan, ağır başlı, değer yargıları olan yakışıklı bir gençtir. Nereye
çekilirse oraya gidecek kadar yumuşak huyludur. Seniha’yı içten içe sever,
fakat bu duygusunu açıklamakta çok tereddütlü davranır. Kitap okumayı seven,
şair yaradılışlı, kültürlü bir insandır.
Yazar Hakkı Celis’i romandaki bozulmuş tiplerin karşısına koymuş, onların
züppeliklerine karşılık, ona, vatansever, dürüst, fedakâr bir genç rolü
yüklemiştir.
Sekine
Hanım: Naim efendinin kızı Servet Bey’in karısıdır. Çekingen, tembel, çocukları
üzerinde etkisi olmayan, eski terbiyeye göre yetişmiş, iyilik ve saflığı
budalalık derecesine varan başkalarının iradesiyle hareket eden eşi ve
çocuklarının iradesine tümüyle teslim olmuş bir kadındır.
Selma Hanımefendi:
Naim Efendi’nin kız kardeşidir. Otoriterliği yanında telaşlıdır. Konakta
olup bitenlere doğrudan müdahale edebilen tek kişi odur. Tombul, haşmetli,
otoriter, ağırbaşlı, akıllı, iradesi güçlü bir insan olan Selma Hanımefendi,
Batılılaşma macerasından pek etkilenmemiştir. Konakta olup bitenlerle ilgili
gayretlerinden hiçbir olumlu sonuç alamaz.
Cemil: Seniha’nın
abisidir. Eğlenceye düşkün olan bu genç yaşının çok üzerinde bir gece hayatına
bulaşmıştır. Sorumluluk duygusu taşımaz. Yanlış batılılaşmanın kurban
kahramanlarındandır.
Neyyire, Nuriye, Belkıs Hanımlar, Madam Kronski vb. karakterler arka
planda bırakılmıştır. Yazar bunları olay akışının tamamlayıcıları olarak
kullanmıştır.
Zaman ve Mekân
Kiralık konakta olay örgüsünün yaşandığı zaman 1909-1915 yılları
arasıdır. Bu zaman ağır seyirde görülür. Olay örgüsü 1909-1910 yıllarında Naim
Efendi’nin cihangirdeki konağında başlar ve Büyükada, Çemberlitaş, Şişli,
Beyoğlu ve Pangaltı gibi mekânlarda gerçekleşir. Ancak hadiseler daha ziyade
Cihangir ve Şişli’de cereyan eder. Arada Avrupa da mekân olarak anılsa da
gerçek bir mekân olarak görülmez.
Romanın Olay Örgüsü
Babadan kalma bir servete sahip olan Naim Efendi, memurluk yapmakta ve bu
serveti özenle idare etmektedir. Beş yıl kadar önce karısı Nefise
Hanımefendi’yi kaybetmiştir. Naim Efendi, geçmişine her yönüyle bağlı bir
Osmanlı Beyefendisidir. Naim Efendinin kızı Sekine Hanım, tembel ve idaresiz
bir kadındır. Kocası Servet Bey ise; alafranga (Avrupa eğitimiyle yetişmiş,
batı uygarlığını benimsemiş) hayata düşkün bir insandır. Duyun-ı Umumiye (dış
borç denetleme) Müfettişlerindendir. Müslümanlıktan ve Türklükten nefret eder.
Aldığı terbiye ve yaşadığı muhit arasındaki çelişkiden dolayı daima bir
çırpınma ve isyan içerisindedir. Onun sayesinde artık Naim Efendi konağında
Türkçe konuşulmaz olur.
Yirmi yaşında bir öğrenci olan Servet Bey’in oğlu Cemil, eğlence hayatına
çok düşkündür. Servet Bey’in kızı Seniha ise, renklerin asır sonu diye
vasıflandırdığı bir kızdır. Pazartesi günleri çay partisi tertip eder. Buraya
mürebbiyesi (eğitimci kadın) Madam Kronski vasıtasıyla tanıdığı Beyoğlu madam
ve matmazelleri, kendi çocukluk arkadaşlarından genç kızlar ve aile dostu genç
kadınlar, Faik Bey, çay günlerinin devamlı misafiridir. Avrupa’nın muhtelif
şehirlerini dolaşmış olan Faik Bey, Avrupai hareketleriyle bu kadınlar
tarafından beğenilen birisidir. Çay günlerinin bir diğer müdavimi Seniha’nın
halasının oğlu Hakkı Celis’tir.
Çay günleri bitince, Seniha her zamanki gibi evin içinde sıkıntılı anlar
yaşar. O paraya çok önem vermeyen birisidir. Bütün güzel şeylerin kendiliğinden
önüne yığılmasını ister. Babasını ağlanacak derecede züğürt, büyükbabasını
lüzumundan fazla pinti, kendisini de dünyanın en bedbaht (talihi kötü olan) ve
en yoksul kızlarından biri olarak düşünür. Bulunduğu mekân Seniha’ya sıkıntı
vermektedir. O Avrupa’yı hayal etmektedir. Bütün israflar ve hesapsız
harcamalar yüzünden Naim Efendi maddi bakımdan zor duruma düşer. Yalı kiraya
verilir, araba satılır, Madam Kronski’nin maaşı ve Beyoğlu esnafına olan
borçlar ödenemez. Naim Efendi, Çemberlitaş’ta oturan hemşiresi Selam
Hanımefendi’ye çok bağlıdır. Naim Efendi’ye genç yaşından beri her konuda fikir
veren Selma Hanımefendi, torunlarını çok şımarttığı için ona kızmaktadır.
Naim Efendi, torunlarını çok sevdiği için her türlü eziyete katlanır.
Seniha sıkıntı dolu günler yaşamakta ve sinir buhranları (bunalım, kriz)
geçirmektedir. Naim Efendi torununun dertlerine çare arar. Sonunda bütün
bunların evlenme ve çocuk doğurma ile geçeceği kanaatine varır. Seniha’yı
evlendirmeyi düşünür. Fakat ne Seniha, ne de babası Servet Bey böyle bir şeye
yanaşmaz. Seniha, Avrupa’nın aydınlık şehirlerinin büyülü cazibesine
kapılmıştır. Faik Bey’le Seniha arasında bazı ilişkiler gelişir. Faik Bey,
aşkta Seniha’yı çok toy bulur; o, zengin bir izdivaç peşindedir. Bu arada
rahatsızlanan Seniha, Doktor tavsiyesi üzerine, Madam Kronski ile beraber
halası Necibe Hanımefendi’nin Büyükada’daki köşküne gider.
Burada sıkılması üzerine, arkadaşlarını çağırır. Bunlar arasında Faik Bey
de vardır. Adadaki bu günlerde Faik Bey’le Seniha arasındaki ilişki çok
ilerler. Bu ilişki herkes tarafından duyurulur. Büyükada'daki bu günler
Seniha’nın eski neşesini yerine getirir. Seniha konağa döner. Faik Bey de her
gün konaktadır. Onun laubali hareketleri Naim Efendi’yi rahatsız eder. Faik,
Seniha’yı daima küçük bir çocuk gibi avutmasını bilir. Genç adam Seniha ile
beraber iki hatta üç kadını idare edebilecek kabiliyettedir. Fakat kumar
denilen iptila (tutkunluğu) Faik Bey’i zor durumda bırakır. Bir sabah kumar
yüzünden zor durumda kalan Faik Bey, Seniha’dan para yardımı ister. Bu olaydan
sonra Seniha’nın Faik Bey’e karşı hisleri değişir. Ondan ayrılır.
Aslında her ikisi de birbirlerini sevmektedirler. Fakat evlilik ikisi
için de uygun değildir. Faik Bey, zengin bir dul, Seniha ise zengin bir adamla
evlenmek arzusundadır. Hakkı Celis, günden güne değişmektedir. Herkesten,
özellikle Seniha’dan kaçmaktadır. O, şiirdeki aşk ile gerçek hayattaki aşkın
birbirinden çok farklı olduğunu bilir. Seniha ise, Faik Bey’den ayrıldıktan
sonra eski dostlarıyla ilişkilerini tazeler. Bu arada Hakkı Celis’i de arar.
Seniha ile Faik arasındaki ilişkiyi öğrenen Naim Efendi onların evlenmesini
ister. Gururuna ve şerefine düşkün bir kişi olmasına rağmen torunu için Faik
Bey’in babasına gider. Hiç hoşlanmadığı bu adam, duruma müdahale edemeyeceğini
söyleyerek başından atar. Seniha ise, durumu öğrenir ve dedesine gittiği için
çok kızar. Naim Efendi’ye çok saygısız davranır. Bu üzüntüyü kaldıramayan Naim
Efendi’ye inme iner. Yatağa düşer, tehlikeli günler geçirir. Seniha, büyük
babasının hastalığı sırasında gururundan hiç taviz vermez. Onu ziyarete gidip
gönlünü almaz. Seniha, bundan sonra dalgın, sinsi ve esrarlı bir kişi haline
gelir.
Onun bu alinden şüphelenen Madam Kronski, Madam Kraft isminde zengin bir
dulun evine gidip geldiğini öğrenir. Seniha hakkında iyi olmayan bir takım
söylentiler dolaşır. Seniha, evden kaçarak Madam Kraft ile beraber Avrupa’ya
Trieste’e gider. Burada bir pansiyona yerleşir, piyano dersleri alır. Seniha’nın
arkasından ahlaken düşük bir kadına hayranlık duyduğu, bu sebeple Avrupa’ya
kaçtığı söylentileri duyulur. Servet Bey, konaktan apartmana taşınmak
niyetindedir. Konağın terk edilmesinin sebeplerinden biri de Seniha’nın yakında
dönecek olması ve Naim Efendi’nin onu görmek istememesi endişesidir. Servet
Bey’in ayrılmasıyla Naim Efendi konakta yalnız yaşamaya başlar. Hakkı Celis, bu
günlerde onu hiç yalnız bırakmaz. Ara sıra hemşiresi Selam Hanımefendi de
ziyaretine gelir. Naim Efendi’nin hastalığının ilerlemesiyle, Selma Hanımefendi
onu kendi konağına götürür. Naim Efendi konağı kiraya verilecektir. Yoksulluğa
düşen ve artık hırçın bir insan olan Naim Efendi’nin kalbi yalnız Seniha ve
Hakkı Celis’e açıktır.
Hakkı Celis Çanakkale’de savaşmaya karar verir. Çanakkale’ye giden Hakkı
Celis bir müddet için izinle geri döner. Konakta Naim Efendi ile dertleşir.
Naim Efendi ona içini döker. Bu arada Avrupa’dan dönmüş olan Seniha ile
evleneceği söylenen Necip adlı mebus(milletvekili), kısa bir süre için gittiği
yerden geri dönmez. Bu evlenme işinin olmaması Seniha için büyük bir darbe
olur. Bu darbe üzerine Seniha Hanım savaş zenginleriyle düşüp kalkan bir kadın
haline gelmiştir. Faik Bey ise bu işten büyük bir haz duyar. Hakkı Celis, Faik
Bey ile buluşur. Faik Bey, ona Seniha hakkındaki olumsuz düşüncelerini anlatır.
Bu sırada arabayla oradan geçmekte olan Seniha onları görür ve arabasına
alır. Birlikte Senihaların apartmanına gelirler. Buradaki olaylar Hakkı Celis’e
eski günlerini hatırlatır. Uzun bir zaman sonra Servet Bey’ler de düğünü
andıran bir ziyafet verilir. Naim Efendi, bu sıralarda can çekişmektedir. Bu
zıtlık içerisinde Seniha evinde verdiği bir ziyafete cepheden izinli dönmüş bir
subaydan, Hakkı Celis’in şehit olduğunu öğrenir. Herkes duraklar. Fakat Seniha
gösteriş içindeki haliyle bu duruma kayıtsızdır.
Değerlendirme
Kiralık konak 1920 yılında yazı dizisi oluşturuldu, 1922’de ilk baskısı
yapıldı. Romanda anlatılan olaylar, Birinci Dünya Savaşı sırasında cereyan
ettiğine göre kiralık konak «sıcağı sıcağına» yazılmış bir romandır
denilebilir.
Roman Osmanlı Devleti’nin yıkılış günlerinde Türk Cemiyet’inin en önemli
unsuru olan ailenin nasıl çürüdüğünü ve yıkılıp gittiğini hikâye eder. Bir
kısım insanımızda görülen batılılaşma veya alafrangalaşma arzusu ile alafranga
hayata ayak uydurma ve o tarzda yaşama gayreti bu felaketin en önemli
sebebidir. Batılılaşma veya alafrangalaşma meselesi en fazla aileyi vurur. Aile
yara alınca toplumda hiçbir sağlam değer ve kurum kalmaz.
Yakup Kadri gibi bir tarafta muhafazakâr milli ve manevi değerlere bağlı
insanlarla –ki bunların çoğu yalılardır- alafranga hayata özlem duyan, şımarık,
züppe, iyi yetiştirilmemiş, ahlaken zayıf insanları karşı karşıya getirir. Bu
ikinciler genellikle gençlerdir.
Beyoğlu hayatı her bakımdan onlara cazip gelir. Bu hayatın en önemli
unsurları eğlence, içki, kumar ve zinadır.
Kiralık konak romanında Konak, bir semboldür. Kiralanan şey aslında bir
medeniyet ve hayat tarzıdır. Romanda ferdi meselelerin ön planda olduğu
görüntüsüne rağmen aslında bir medeniyet hesaplaşması vardır.
Hayatının önemli bir kısmında hususiyle gençlik yıllarında samimi bir
Batı hayranı olan Yakup Kadri, kendi batıcılığını Hakkı Celis vasıtasıyla
savunur. Hakkı Celis de batıyı biliyor
ve seviyor ama o, Paul Verlaine’i ve Camille
Claudel’i okuyor. Yakup Kadri’ye göre batılılaşmanın sırrı buradadır.
Ona göre Hakkı Celis’in dejenere olmaması, batıyı yüksek tabakasından tanımış
olmasındandır.
Kiralık konak romanının son derece sağlam bir yapısı vardır.
Kahramanların birbiriyle münasebetleri mantıklı ve inandırıcıdır. On altı
bölümlük romanının ilk bölümünde Naim Efendi, ikinci bölümünde Seniha
tanıtılır. Sonraki bölümlerde kahramanlar birer ikişer romana dâhil olurlar. Ve
aralarındaki münasebet son derece gerçekçi ve tutarlı bir şekilde gelişir,
devam eder.
Romanın kahramanları başarılı bir şekilde tasvir ve tahlil edilmiştir.
Ailenin yapısı bakımından hâkim durumdaki Naim Efendi’nin aciz, zavallı,
iradesiz ve mütevekkil bir insan oluşu; hadiselerin kontrolden çıkmasının en
önemli sebebidir.
Faik Bey, Seniha, Servet Bey hırslıdır. Bu hırs uğruna yapmayacakları
rezalet yoktur. Yakup Kadri, Seniha tipini ayrıntılı bir biçimde ele alır.
Çünkü romanda cereyan eden hadiseler hep onun etrafında gelişir. Seniha’nın ruh
halinin en önemli yanı hep canının sıkılıyor ve gönlünün avunamıyor olmasıdır.
Bu haliyle Seniha romanda adeta Servet-i Fünun şair ve yazarlarını temsil eder.
Onun Avrupa’ya kaçması bu bakımdan son derece manidardır.
Hakkı Celis romanın yegâne müspet tipidir. O saf ve masum bir insandır,
şairdir. Yakışıklı, kültürlü bir genç olmasına rağmen Hakkı Celis, macera
peşinde koşan bir insan değildir. Seniha’nın zaaflarını ve rezaletlerini
bilmesine rağmen, onun karşılıksız ve derin bir aşkla sever. Bu hülyalı adamın
gönüllü olarak askere yazılması, Çanakkale Savaşı’na katılması ve orada şehit
düşmesi romanın en önemli trajik unsurudur.
Romanın üç nesilden kesitler verilmiştir. Birinci Nesil (Naim Efendi ve
kız kardeşi) sağlam; ikinci nesilde (Naim Efendinin kızı Sekine ve Damadı
Servet Bey) erkek bozuk, kadın sağlam; üçüncü nesilde her ikisi de bozuktur.
Her sayfada ince bir alay var. Bu ironik üslup, Hakkı Celis’i
şehadetlerini anlatan son sayfalarda zirveye ulaşır. Yakup Kadri, mizahı
yeterince, kararında ve ustaca kullanmasını bildiği kadar, Türkçeyi de son
derece ustalıklı kullanan bir romancımızdır.
Kiralık Konak temposu ağır bir romandır. Hadiseler ikinci plandadır.
Önemli olan, insanlar; onların hayata ve çevreye bakışları, hırsları, emelleri
ve zaaflarıdır. Bu bakımdan Kiralık Konak hem bir sosyal roman; hem de son
derece başarılı bir karakter romanıdır.